Ünlü yönetmen Coppola’nın yeni filmine ilham veren yazar: David Graeber
The Godfather, Lost In Translation ve The Outsiders gibi kült sinemaların Oscar ödüllü yönetmeni Francis Ford Coppola, merakla beklenen bilim kurgu türündeki yeni sineması Megalopolis’e ilham kaynağı olan dört kitabını paylaştı.
Coppola’nın “içinde yaşadığımız toplum hakkındaki düşüncelerini güçlü bir şekilde etkilediğini” söyleyerek paylaştığı kitaplardan üçü, eserlerini Türkçe’ye çevirdiğimiz akademisyen, aktivist, antropolog ve düşünür David Graeber hakkında.
Yazılmış olan tüm ekonomi kitapları bize aynı dersi verir: Para, zahmetli ve karmaşık takas sistemine bir çare olarak, insanları taşıma yükünden kurtarmak için yaratılmıştır. Ancak bu tarih yorumunda küçük bir kusur vardır: Bugüne kadar bu teoriyi destekleyecek hiçbir veri bulunamamıştır.
David Graeber, Debt adlı kitabında sorgulamadan kabul ettiğimiz bu fikirleri ustaca tersine çeviriyor: İlk tarım toplumlarının gelişine kadar, yani madeni para veya kağıt paranın icadından çok önce, insanlar gelişmiş bir kredi sistemiyle yaşadılar ve mallarını değiş tokuş ettiler. Böylece. Ne de olsa toplumlar alacaklılar ve borçlular olarak ikiye ayrıldı.
Felsefi temel değerler
O zamandan beri, borç ve borç affı dünya çapında siyasi tartışmaların ana konusu olmuştur. Öyle ki, antik dönem hukuk ve din eserlerinin dili ve kavramları, kökleri geçmişe dayanan bu borç tartışmalarıyla şekillenmiş, üstelik ahlaki ve felsefi temel bedellere son şeklini vermiştir.
Öte yandan çok sayıda halk hareketini de tetikledi. Graeber, halk olarak bugün hâlâ bire bir savaşın pençesinde olduğumuzu gösteriyor…
Sayfa: 550
Kitap hakkındaki görüşler
“Bu, para, borç, hediyeler ve din üzerine derinlemesine düşünen eşsiz bir kitap. Ayrıntı, açık, basit bir dille yazılmış ve baştan çıkarıcı bağlantılar ve vahiylerle dolu. Bu kitap hayatınızı değiştirecek.”
peter carey
“Graeber, kredinin sınıflı toplumun yükselişiyle, karşılıklı bağlılık ağı üzerine kurulu toplumların yıkılmasıyla ortaya çıktığını, paraya dayalı toplumsal ilişkilerin arkasında ise sürekli bir fiili şiddet tehdidi olduğunu vurguluyor.”
Paul Mason, Koruyucu